Jessie Saint, vücudunu saran ince giysileriyle odaya girdiğinde, nefesi kesildiği anlarda bile gözlerindeki ışıltı sakso yapmaya hazır olduğunu haykırıyordu. Dudağında hafif bir kıvrım, bakışlarında ise aç gözlülüğün en sert hali vardı; her santimini hissetmek istiyordu. Yatakta sırt üstü uzanmış, göğüslerini hafifçe kaldırıp indiren Jessie, amcığını yalayan diline izin verirken, parmaklarıyla kendi amını yavaşça keşfe çıkıyordu. İçten gelen kıvrımlı fısıltıları ortamı iyice ısıttı; artık hiçbir engel kalmamıştı aralarında.
Ona yaklaşıp yaraklarını sıkıca kavrayan adam, sert ve acımasızca köklemeye koyuldu. Jessie’nin amcığı iştirak ediyor gibiydi her darbe ile daha da ısındı, bedeninin her noktasında dayanılmaz bir karıncalanma yayılıyordu. Kendisini bırakmıyor, dayama ritmini hızlandırıyordu adam. O ara Jessie’nin boğazından çıkan sesler yükseldi; “Daha sert… içime sok… amımı patlat!” diye yalvarıyordu resmen. Amcığını hamur gibi şekillendiren elleriyle onları itekliyor, hırıltılı nefeslerin arasında sakso yapmasına izin veriyordu.
Kadının bedeninde şimşekler çakıyor gibiydi; avuçlarını beline vuruyor, dizlerini büküp yatar pozisyonu değiştirerek adamın içine daha derin dalmasına yol açıyordu. Hararet tavan yapmıştı. Çıkardıkları sesler odanın içinde yankılanıyor; sadece iki canavarın karşılıklı savaşı gibiydi bu sikiş. Jesse’nin sıcaklığı adamın vahşi köklemesine direnemediği gibi onun yaraklarını yumruklayarak orgazma doğru itti. En sonunda sineklerin kanat çırpışı kadar keskin bir inleme kopardı kadından; amcığı büzüştü, bedeninde hakimiyet son buldu.
Yarağı boşaltırken üstüne kusursuz biçimde yaydığı sıvılarla oda daha da yoğun kokmaya başladı. Adam nefesini toparlamaya çalışırken Jessie’nin yorgun ama zafer kazanmış ifadesi bütün geceye damgasını vurdu: Onun arzuları dipte yanarken bir sonraki sefer için can attığını belli ediyordu…